KARVEA 75 mg 28 tablet Farmakolojik Özellikleri
Sanofi Aventis Firması
Güncelleme : 3 Temmuz 2018
5.FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
4.8 İstenmeyen etkiler
Hipertansiyon: Hipertansiyonlu hastalarda yapılan plasebo kontrollü çalışmalarda, toplam advers olay insidansı açısından, irbesartan ve plasebo grupları arasında fark gözlenmemiştir(sırasıyla % 56.2 ve % 56.5). Klinik ya da laboratuvarda ortaya çıkan advers olaya bağlı ilacınbırakılma sıklığı, irbesartanla tedavi edilen hasta grubunda (%3.3), plasebo ile tedavi edilenhasta grubundan (%4.5) azdır. Advers olay insidansı doza (önerilen doz aralığında), cinsiyete,yaşa, ırka ya da tedavi süresine bağlı değildir.
Hipertansiyon ve renal hastalıkla birlikte tip 2 diyabet:
Hipertansiyonu, tip 2 diyabeti, mikroalbüminürisi ve normal renal fonksiyonu olan hastalarda, hipertansiyon başlığı altında bildirilen advers reaksiyonlara ek olarak, ortostatik baş dönmesive ortostatik hipotansiyon, hastaların %0.5’inde (seyrek olarak) ve plaseboya kıyasla dahayüksek oranda bildirilmiştir.
1965 hastanın irbesartan ile tedavi edildiği plasebo-kontrollü çalışmalarda, aşağıdaki advers olaylar bildirilmiştir: Kronik böbrek yetmezliği ve aşikar proteinürisi olan diyabetik hipertansifhastalarda, hastaların %2’sinden fazlasında ve plaseboya kıyasla daha yüksek oranda bildirilenadvers reaksiyonlar yıldız (*) ile işaretlenmiştir.
Aşağıda listelenen advers etkilerin sıklığı şu şekilde tanımlanmıştır:
Çok yaygın (>1/10); yaygın (>1/100 ila <1/10); yaygın olmayan (>1/1000 ila <1/100); seyrek (>1/10000 ila <1/1000); çok seyrek (<1/10000), bilinmiyor (eldeki verilerden hareketle tahminedilemiyor).
Bunlara ek olarak, irbesartanın piyasaya çıkmasından bugüne kadar bildirilen advers reaksiyonlar da listelenmiştir. Bu advers reaksiyonlar spontan raporlardan elde edilmiştir:
Bağışıklık sistemi hastalıkları:
Bilinmiyor: Döküntü, ürtiker, anjiyoödem gibi aşırı duyarlılık reaksiyonları.
Metabolizma ve beslenme hastalıkları:
Bilinmiyor: Hiperkalemi
Sinir sistemi hastalıkları:
Yaygın: Baş dönmesi, ortostatik baş dönmesi*
Bilinmiyor: Vertigo, baş ağrısı
Kulak ve iç kulak hastalıkları:
Bilinmiyor: Tinnitus
Kardiyak hastalıklar:
Yaygın olmayan: Taşikardi
Vasküler hastalıklar:
Yaygın: Ortostatik hipotansiyon*
Yaygın olmayan: Yüzde kızarma
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar:
Yaygın olmayan: Öksürük
Gastrointestinal hastalıklar:
Yaygın: Bulantı/kusma
Yaygın olmayan: İshal, dispepsi/mide yanması Bilinmiyor: Tat değişikliği
Hepato-biliyer hastalıklar:
Yaygın olmayan: Sarılık
Bilinmiyor: Hepatit, anormal karaciğer fonksiyonu
Deri ve deri altı doku hastalıkları:
Bilinmiyor: Lökositoklastik vaskülit
Kas-iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları:
Yaygın: Kas-iskelet ağrısı*
Bilinmiyor: Artralji, miyalji, (bazı vakalarda artmış plazma kinaz seviyeleri ile birlikte), kas krampları
Böbrek ve idrar yolu hastalıkları:
Bilinmiyor: Böbrek yetmezliği de dahil olmak üzere risk altındaki hastalarda görülen böbrek fonksiyon bozuklukları (Bkz. Bölüm 4.4)
Üreme sistemi ve meme ile ilgili bozukluklar:
Yaygın olmayan: Cinsel disfonksiyon
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar:
Yaygın: Yorgunluk Yaygın olmayan: Göğüs ağrısı
Araştırmalar:
Çok Yaygın: Hiperkalemi*, irbesartanla tedavi edilen hastalarda, plasebo grubuna kıyasla daha sık ortaya çıkmıştır. Mikroalbüminürisi ve normal böbrek fonksiyonu olan diyabetik,hipertansiyonlu hastalarda, hiperkalemi (> 5.5 mEq/l), 300 mg irbesartan grubunda %29.4 veplasebo grubunda %22 oranında görülmüştür. Kronik böbrek yetmezliği ve aşikar proteinürisiolan diyabetik, hipertansiyonlu hastalarda, hiperkalemi (> 5.5 mEq/l) irbesartan grubundakihastaların %46.3’ünde (çok sık) ve plasebo grubundaki hastaların %26.3’ünde görülmüştür.
Yaygın: İrbesartan ile tedavi edilen hastalarda sıklıkla plazmadaki kreatin kinaz değerlerinde anlamlı artışlar gözlenmiştir (%1.7). Bu artışların hiçbiri, klinik olarak tanı konulabilen kasiskelet sistemi olayları ile bağlantılı bulunmamıştır.
İrbesartanla tedavi edilen ve ilerlemiş diyabetik böbrek hastalığı bulunan hipertansiyonlu hastaların %1.7’sinde (sık), hemoglobin* düzeyinde klinik açıdan anlamlı olmayan bir düşmegözlenmiştir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler Pediatrik popülasyon:
Yaşları 6 ile 16 arasında değişen, 318 hipertansiyonlu çocuk ve adolesanda yapılan randomize bir çalışmada, araştırmanın 3 hafta süreli çift-kör fazında aşağıdaki advers etkiler meydanagelmiştir:
Baş ağrısı (%7.9), baş dönmesi (%1.9) , öksürük ( %0.9)
Bu araştırmanın 26 haftalık açık-etiketli döneminde en yaygın gözlenen laboratuar anormallikleri, ilacı kullanan çocukların % 2 sinde ortaya çıkan yüksek CK düzeyleri vekreatinin yükselmeleri (%6.5) olmuştur.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar/risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirilmesi gerekmektedir (www.titck.gov.tr; e-posta:tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99).
4.9 Doz aşımı ve tedavisi
8 hafta boyunca günlük 900 mg’a kadar olan dozlarda KARVEA alan yetişkinlerde toksisite görülmemiştir. Doz aşımının en sık rastlanan belirtilerinin hipotansiyon ve taşikardi olacağıtahmin edilmektedir. Ayrıca doz aşımına bağlı bradikardi de görülebilir. İrbesartan ile dozaşımının tedavisine yönelik özel bir bilgi yoktur. Hasta yakından izlenerek, semptomatik vedestekleyici tedavi yapılmalıdır. Hastanın kusturulması ve/veya mide lavajı önerilir. Dozaşımının tedavisinde aktif kömür de yararlı olabilir. İrbesartan hemodiyalizle vücuttanuzaklaştırılamaz.
5. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER
5.1. Farmakodinamik özellikler
Farmakoterapötik grubu: Anjiyotensin-II antagonistleri ATC kodu: C09CA04
Etki mekanizması:
İrbesartan anjiyotensin-II reseptörlerinin AT1 alt tipinin güçlü, oral olarak aktif ve selektif antagonistidir.İrbesartanın, kaynağı ya da sentez yolundan bağımsız olarak AT1
reseptörlerinin aracılık ettiği anjiyotensin-II etkilerinin hepsini bloke etmesi beklenmektedir. Anjiyotensin-II (AT1) reseptörlerinin selektif olarak antagonize edilmesi, plazma renin veanjiyotensin-II düzeylerinin yükselmesine ve plazma aldosteron konsantrasyonunun azalmasınaneden olur. Önerilen dozlarda tek başına irbesartan, serum potasyum düzeyi üzerinde önemlibir etki göstermez. İrbesartan, anjiyotensin-II’yi oluşturan ve bradikinini inaktif metabolitlerineparçalayan bir enzim olan ADE (anjiyotensin dönüştürücü enzim) (kininaz II) enziminibaskılamaz. İrbesartan aktivitesi için metabolik yoldan aktivasyona gerek yoktur.
Klinik etkinlik:
Hipertansiyon:
İrbesartan, kalp atım hızını minimum düzeyde etkileyerek kan basıncını düşürür. Kan basıncındaki düşme, günde tek dozluk uygulamalar için 300 mg’ın üzerindeki dozlarda platoyapmaya eğilim ile birlikte doza bağlıdır. Günlük tek doz 150 mg ve 300 mg’lık uygulamalarile elde edilen oturur ya da yatar pozisyondaki kan basıncı değerlerindeki düşme (uygulamadan24 saat sonra) ortalama 8-13/5-8 mmHg (sistolik/diyastolik) olup, bu değerler plasebo ile eldeedilenden daha yüksektir. Kan basıncındaki maksimum düşüşe, uygulamayı takiben 3-6 saatiçinde ulaşılır ve en az 24 saat boyunca kan basıncı düşürücü etki korunur. 24 saatteki kanbasıncı düşüşü, önerilen dozlarda alınan diyastolik ve sistolik cevapların doruk değerlerinin %60-70’dir. Tek doz 150 mg ile 24 saatte elde edilen ortalama ve kan basıncı değerleri, aynıtoplam dozun günde 2 defada uygulanması ile elde edilen değerlerle eşdeğerdir.
İrbesartanın kan basıncını düşürücü etkisi, tedavinin başlangıcından sonra 1-2 hafta içinde belirgin hale gelir ve 4-6 hafta içinde maksimum etkisine ulaşır. Antihipertansif etki uzunsüreli tedavi boyunca devam eder. İrbesartan tedavisi kesildikten sonra, kan basıncı yavaşyavaş başlangıçtaki değerine döner. Rebound hipertansiyon görülmemiştir.
İrbesartanın tiyazid tipi bir diüretikle birlikte kullanımı sonucu kan basıncını düşürücü etkisi artar. Tek başına irbesartan ile yeterli oranda kontrol altına alınamayan hastalarda, günde tekdoz irbesartan tedavisine düşük doz hidroklorotiyazid (12.5 mg) ilavesi ile kan basıncıdeğerlerinde 7-10/3-6 mmHg (sistolik/diyastolik) ek düşme sağlanır.
KARVEA’nın etkinliği yaş veya cinsiyetten etkilenmez. Diğer renin-anjiyotensin sistemini etkileyen ilaçlarda olduğu gibi, siyah ırkta hipertansif hastalar irbesartan monoterapisine dahaaz cevap verirler. İrbesartanın düşük doz hidroklorotiyazid (örneğin günde 12.5 mg) ile birlikteuygulanması siyah ırka ait hastalardaki antihipertansif cevabı beyaz ırk hastalarınkineyaklaştırır. Serum ürik asit veya üriner ürik asit sekresyonlarına klinik olarak önemli etkisiyoktur.
Yaşları 6 ile 16 arasında değişen, risk altındaki 318 (diyabetli, ailesinde hipertansiyon öyküsü bulunan) hipertansiyonlu çocuk ve adolesanda, irbesartanın düşük (0.5 mg/kg), orta (1,5mg/kg) ve yüksek (4,5 mg/kg) hedef titrasyon dozlarıyla kan basıncındaki düşüş, üç haftalık birdönem boyunca incelenmiştir. Üç haftanın sonunda primer etkililik değişkeninde başlangıcanazaran görülen ortalama düşüş, oturur konumdaki sistolik kan basıncı için düşük doz ile, 11.7mmHg; orta doz ile 9.3 mmHg ve yüksek doz ile 13.2 mmHg seviyesinde bulunmuştur. Budozlar arasında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Oturur konumdaki diyastolik kan basıncıiçin ayarlanmış ortalama değişiklik sırasıyla düşük doz ile, 3.8 mmHg; orta doz ile 3.2 mmHgve yüksek doz ile 5.6 mmHg seviyesinde bulunmuştur. Bunu takiben hastaların aktif ilaç veyaplasebo alacakları şekilde yeniden randomize edildikleri iki haftalık ilave bir dönem boyuncaplasebo alan hastalarda oturur durumdaki sistolik kan basıncında 2.4, diyastolik kan basıncında2.0 mmHg düzeyinde bir artış görülmüştür. İrbesartan alan hastalarda ise bütün dozlarda otururdurumdaki sistolik kan basıncında +0.1 ve diyastolik kan basıncında - 0.3 mmHg düzeyindebir değişiklik tespit edilmiştir. (Bkz. Bölüm 4.2. Pozoloji ve uygulama şekli)
Hipertansiyon ve renal hastalıkla birlikte tip 2 diyabet:
“İrbesartan Diyabetik Nefropati Çalışması” (IDNT) irbesartanın kronik böbrek yetmezliği ve aşikar proteinürisi olan hastalardaki böbrek hastalığının ilerlemesini azalttığını göstermektedir.irbesartan diyabetik nefropati çalışması (IDNT) KARVEA, amplodipin ve plasebo arasındakarşılaştırmalı olarak yapılmış çift kör, kontrollü, morbidite ve mortalite çalışmasıdır.Proteinüri > 900 mg/gün ve serum kreatinin aralığı 1.0-3.0 mg/dl olan 1715 tip 2 diyabetikhipertansif hastada KARVEA’nın böbrek hastalığının ilerleyişi ve tüm nedenlere bağlımortalite üzerine uzun dönemdeki etkileri (ortalama 2.6 yıl) incelenmiştir. KARVEA 75mg’dan idame dozu olan 300 mg’a kadar, amlodipin 2.5 mg’dan 10 mg’a kadar titre edilmiştirve plasebo tolere edildiği gibi kullanılmıştır. Başlangıç sistolik kan basıncı 160 mmHg’ninüstünde olduğunda, önceden tanımlanan hedef kan basıncı olan < 135/85 mmHg veya sistolikbasınçta 10 mmHg’lık azalmaya ulaşabilmek için tüm tedavi gruplarındaki hastalar tipik olarak2 -4 arasında değişen antihipertansif ajan (diüretikler, beta blokerler, alfa blokerler gibi)kullanmıştır. Plasebo grubundaki hastaların % 60’ı bu hedef kan basıncına ulaşırken irbesartanve amplodipin grubundaki hastaların sırasıyla % 76 ve % 78 ‘i bu hedef kan basıncınaulaşmıştır. İrbesartan, serum kreatininin iki katına çıkması, son dönem böbrek hastalığı veyatüm nedenlere bağlı mortaliteden oluşan birincil birleşik sonlanım noktasının relatif riskinianlamlı olarak azaltmıştır. İrbesartan grubundaki hastaların yaklaşık % 33’ü birincil renalbirleşik sonlanım noktasına ulaşmıştır. Plasebo grubunda bu oran % 39, amlopidin grubunda %41’dir (plaseboya (p=0.024) karşı % 20 relatif risk azalması ve amplodipine (p=0.006) karşı %23 relatif risk azalması). Birincil sonlanım noktasının birleşenleri tek tek değerlendirildiğindetüm nedenlere bağlı mortalitede etki görülmezken, son dönem böbrek hastalığının azalmasındaolumlu bir eğilim ve serum kreatininin iki katına çıkmasında anlamlı azalma gözlenmiştir.
Cinsiyet, ırk, yaş, diyabet süresi, başlangıç kan basıncı, serum kreatinini ve albümin atılımı oranı alt gruplar arasında tedavi etkisi açısından değerlendirilmiştir. Tüm tedavi grubununsırasıyla % 32 ve % 26’sını oluşturan kadın ve siyah ırkdan olanların oluşturduğu alt gruplardagüven aralığının dışında kalmasa da böbrek yararlanımı açık olmamıştır. Plasebo grubuna karşıİrbesartan grubundaki kadınlarda ölümcül olmayan miyokard enfarktüsü sıklığında artış veerkeklerde ölümcül olmayan miyokard enfarktüsü sıklığında azalma gözlenmiş olsa da ölümcülolan ve ölümcül olmayan kardiyovasküler olayların oluşturduğu ikincil sonlanım noktasındatüm popülasyonu oluşturan üç grup arasında fark yoktur. Amlodipin tedavi grubu ilekarşılaştırıldığında irbesartan tedavi grubunda kadınlarda ölümcül olmayan miyokardenfarktüsü ve inme sıklığı artmıştır. Tüm popülasyonda kalp yetmezliğine bağlı hastaneyeyatma ise azaltılmıştır. Kadınlardaki bu bulgular tam olarak açıklanmamıştır.
Irbesartan’ın “Tip 2 Diyabetes Mellituslu Hipertansif Hastalarda Mikroalbüminüri Üzerine Etkisi” Çalışması (IRMA 2),300 mg dozunda irbesartanın, mikroalbüminürili hastalarda
aşikar proteinüriye ilerleyişi geciktirdiğini göstermiştir. IRMA 2, tip 2 diyabetli, mikroalbüminürili (30-300 mg/gün) ve normal böbrek fonksiyonu olan (serum kreatinini < 1.5mg/dl erkeklerde ve < 1.1 mg/dl kadınlarda) 590 hastanın alındığı plasebo kontrollü, çift kör birmorbidite çalışmasıdır. Çalışmada KARVEA’nın klinik (aşikar) proteinüriye ilerleyişteki uzundönemli (2 yıl) etkileri araştırılmıştır (üriner albümin atılım hızı (UAER) > 300 mg/gün veUAER başlangıç değerlerinden en az % 30 artış). Önceden belirlenen hedef kan basıncı <135/85 mmHg’dır. Hedef kan basıncına ulaşabilmek için başka hipertansif ajanlar da (ADEinhibitörleri, anjiyotensin II reseptör antagonistleri ve dihidropiridin grubu kalsiyum kanalblokerleri haricinde) eklenmiştir. Tüm tedavi gruplarında benzer kan basıncı değerlerineulaşılırken, aşikar proteinüri olan sonlanım noktasına plasebo (% 14.9) veya 150 mg irbesartangrubuna (% 9.7) kıyasla 300 mg irbesartan grubunda daha az hasta (% 5.2) ulaşmıştır. Plasebo(p=0.0004) grubuyla karşılaştırılınca yüksek dozda relatif risk azalması % 70’dir. Glomerülerfiltrasyon hızında (GFR) eşlik eden bir iyileşme tedavinin ilk üç ayında gözlenmemiştir. Klinikproteinüriye ilerleyişteki yavaşlama en erken 3 ayda belirginleşmiş ve 2 yıllık süre boyuncadevam etmiştir. KARVEA 300 mg grubunda (% 34) normoalbüminüriye gerileme (<30mg/gün) plasebo grubundan (% 21) daha sık olmuştur.
5.2. Farmakokinetik özellikler
Emilim: İrbesartan, oral yoldan uygulamayı takiben iyi absorbe edilir; ortalama mutlak biyoyararlanımı yaklaşık % 60-80’dir. İrbesartanın biyoyararlanımı yemeklerden etkilenmez.
Dağılım: Plazma proteinlerine yaklaşık % 96 oranında bağlanır, kanda bağlanma oranı ise dikkate alınmayacak kadar düşüktür. Dağılım hacmi 53-93 litredir. 14C işaretli irbesartanın oralveya intravenöz uygulanmasını takiben plazmada dolaşan radyoaktif maddenin % 80-85‘ideğişmemiş irbesartandır.
Biyotransformasyon: İrbesartan, karaciğerde glukuronid konjügasyonu ve oksidasyon
yollarıyla metabolize edilir. Dolaşımdaki başlıca metaboliti irbesartan glukuronittir (yaklaşık % 6). Sitokrom P450 izoenzimleri ile yapılan in vitro oksidasyon çalışmalarında, irbesartanın esasolarak CYP2C9 tarafından okside edildiği, CYP3A4 ile metabolizmasının önemsiz olduğukaydedilmiştir.
İrbesartan 10-600 mg terapötik doz aralığında doğrusal ve doz ile orantılı farmakokinetik özellikler gösterir. Önerilen maksimum dozun iki katına karşılık gelen 600 mg dozunda, oralemilimde orantılı olandan daha düşük bir artış gözlenmiştir; bunun mekanizmasıbilinmemektedir. Oral yoldan uygulamayı takiben 1.5-2 saat sonra doruk plazmakonsantrasyonlarına ulaşır.
Eliminasyon: Total plazma ve böbrek klerensleri sırasıyla 157-176 ve 3-3.5 ml/dakika arasındadır. İrbesartanın terminal eliminasyon yarı ömrü ortalama 11-15 saattir. Günde tek dozuygulamaya başlandıktan sonra, 3 gün içinde kararlı durum konsantrasyonlarına ulaşır. Gündetek doz olarak tekrarlanan uygulamalarda irbesartanın plazmada sınırlı miktarda (< % 20)biriktiği kaydedilmiştir. Bir çalışmada, hipertansif kadın hastalarda bir şekilde daha yüksekirbesartan plazma konsantrasyonları gözlenmiştir. Bununla beraber, irbesartanın yarı-ömrü vebirikme miktarında fark saptanmamıştır. Kadın hastalarda doz ayarlamasına gerek yoktur. Yaşlıkişilerde (65 yaş ve üzeri) irbesartanın EAA ve Cmaks değerleri gençlerinkinden (18-40 yaş) birşekilde daha yüksektir. Ancak, terminal eliminasyon yarı ömrü önemli oranda değişmemiştir.Yaşlı hastalarda doz ayarlaması gerekmez.
İrbesartan ve metabolitleri hem safra hem de böbrek yoluyla vücuttan atılırlar. 14C işaretli irbesartanın oral ya da intravenöz uygulanmasını takiben, radyoaktif maddenin yaklaşık %20’si idrarda ve kalanı feçeste bulunur. Dozun %2’den daha az oranı idrar ile değişmeden atılır.
Hastalardaki karakteristik özellikler
Böbrek yetmezliği:
İrbesartanın farmakokinetiği, böbrek bozukluğu olan ya da hemodiyalize giren hastalarda anlamlı derecede değişmemiştir. İrbesartan hemodiyalizle vücuttan uzaklaştırılamaz.
Karaciğer yetmezliği:
Hafif ve orta derecede karaciğer sirozu olan hastalarda, irbesartanın farmakokinetiği anlamlı derecede değişmez. Ciddi karaciğer sirozu olan hastalarda çalışma yapılmamıştır.
Pediatrik popülasyon:
İrbesartanın farmakokinetik özellikleri, 23 hipertansif çocuk üstünde yapılan bir çalışmayla incelenmiştir. Hastalara 4 hafta süreyle (2 mg/kg) günde tek doz veya multipl doz şeklinde vemaksimum günlük doz 150 mg olacak şekilde irbesartan verilmiştir. 23 çocuktan 21 tanesinin(12 yaşın üstünde olan on iki çocuk ve yaşı 6 ile 12 arasında olan dokuz çocuk) erişkinlerlefarmakokinetik özellikler açısından kıyaslanabilir olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen sonuçlarçocuklardaki Cmaks, Eğri altındaki alan ( EAA) ve klerens hızlarının, günde 150 mg irbesartanalan erişkinlerle kıyaslanabilir olduğunu göstermiştir. Günde tek doz olarak tekrarlayıcı şekildeuygulanmasıyla, irbesartanın plazmada sınırlı bir (% 18) birikime uğradığı gözlenmiştir.
5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri
Klinik olarak uygun dozlarda verilen irbesartanın anormal sistemik ya da hedef organ toksisitesine yol açtığına dair veri yoktur. Klinik dışı güvenlilik çalışmalarında, yüksek dozirbesartanın (sıçanlarda >250 mg/kg/gün ve makaklarda >100 mg/kg/gün) kırmızı kan hücresiparametrelerini (eritrosit, hemoglobin, hematokrit) düşürdüğü gözlenmiştir. İrbesartan,sıçanlarda ve makaklarda çok yüksek dozlarda (>500 mg/kg/gün) böbreklerde dejeneratifdeğişikliklere (interstisyel nefrit, tübüler distansiyon, bazofilik tübüller, plazma üre ve kreatininkonsantrasyonlarında artış gibi) sebep olur; bu etkilerin renal perfüzyonunun azalmasına yolaçan hipotansif etkilere bağlı olduğu düşünülmektedir. İrbesartan, ayrıca, jukstaglomerülerhücrelerde hiperplazi/hipertrofi başlatmıştır (sıçanlarda > 90 mg/kg/gün, makaklarda >10mg/kg/gün). Bütün bu değişikliklerin irbesartanın farmakolojik etkinliğinden kaynaklandığıdüşünülmektedir. Renal jukstaglomerüler hücrelerin hiperplazi/ hipertrofisi, insanlarauygulanan terapötik dozlardaki irbesartanla ilişkili gibi görünmemektedir.
Mutajenite, klastojenite ya da karsinojeniteyi gösteren herhangi bir veri bulunmamaktadır.
İrbesartanla yapılan hayvan çalışmalarında, sıçan fetüslarında doğumdan sonra kaybolan geçici toksik etkiler (böbreğin pelvis kavitasyonunda artış, hidroüreter ya da cilt altı ödemi)gözlenmiştir. Tavşanlarda, ölüm dahil, önemli maternal toksik etkilere sebep olan dozlardadüşük ya da erken resorpsiyon bildirilmiştir. Sıçan veya tavşanlarda teratojenik etkigözlenmemiştir.