REQUIP XL 4 mg uzatılmış salınımlı 28 tablet Farmakolojik Özellikleri

GlaxoSmithKline Firması

Güncelleme : 3 Temmuz 2018

5.FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER

5.1. Farmakodinamik özellikler

Farmakoterapötik grup: Dopamin agonistleri ATC Kodu: N04B C04

Etki mekanizması

Ropinirol, D2 ve D3 dopamin reseptör alt tipleri için yüksek bağıl özgünlük ve tam entrensek aktiviteye sahip olan ve D2 veya D4 reseptör alt tiplerine kıyasla D3 reseptör alt tipine daha yüksek afinite ile bağlanan bir non-ergolin dopamin agonistidir.

Parkinson hastalığı nigral striatal sistemde belirgin bir dopamin eksikliğiyle karakterizedir.
Ropinirol, striatal dopamin reseptörlerini stimüle ederek bu eksikliği azaltır.

Ropinirolün Parkinson hastalığının tedavisindeki tam etki mekanizması kesin olarak bilinmemekle birlikte beyindeki kaudat-putamen bölgesindeki postsinaptik dopamin D2-tip reseptörlerin uyarılmasına bağlı olduğu düşünülmektedir. Bu sonuç, ropinirolün çeşitli deneysel Parkinson modellerinde motor fonksiyonu iyileştirdiğini gösteren çalışmalarla desteklenmektedir.

Farmakodinamik etkiler

5.2. Farmakokinetik özellikler

Genel özellikler

Ropinirolün farmakokinetiği sağlıklı gönüllüler, Parkinson hastaları ve huzursuz bacak sendromu olan hastalar arasında benzerdir.

Emilim

Uzatılmış salımlı Ropinirolün oral yoldan alımını takiben, plazma konsantrasyonları yavaşça yükselerek ortalama 6 saat sonra Cmaks seviyesine ulaşılır.

Uzatılmış salımlı ropinirol uygulamasını takiben ropinirol biyoyararlanımı açlık ve tokluk durumunda benzerdir.

Çabuk salımlı ropinirol ile yapılan klinik çalışmalarda, radyoaktif işaretli dozun %88’inden fazlası idrarda tespit edilmiştir ve mutlak biyoyararlanım %45 ila %55 arasında değişmiş olup yaklaşık %50’lik bir ilk geçiş etkisine işaret etmektedir.

Ropinirol, 24 mg/günlük dozlara kadar doğrusal kinetik sergilemiştir REQUIP XL için, ropinirolün kararlı durum konsantrasyonlarına 4 günlük uygulamadan sonra erişilmesi beklenmektedir.

REQUIP XL Uzatılmış Salımlı Tabletlerin, çabuk salımlı tabletlere kıyasla bağıl biyoyararlanımı yaklaşık olarak %100 idi. Parkinson hastaları ile REQUIP XL 8 mg kullanılarak yapılan bir tekrarlı doz çalışmasında, doza göre normalize edilen EAA(0-24) ve Cmin değerleri REQUIP XL ve çabuk salımlı ropinirol için benzerdi. Doza göre normalize edilen Cmax değeri çabuk salımlı formülasyona kıyasla REQUIP XL için ortalama %12 daha düşük olup doruk plazma konsantrasyonlarına erişmek için gereken ortalama zaman 6 ila 10 saatti. Yapılan bir tek doz çalışmasında, REQUIP XL sağlıklı gönüllülere tok karnına uygulandığında (yüksek yağ içerikli bir öğünü takiben), aç karnına uygulamaya kıyasla EAA değeri yaklaşık %30 ve Cmax değeri yaklaşık %44 yükselmiştir. Parkinson hastaları ile yapılan bir tekrarlı doz çalışmasında, aç karnına yapılan uygulamaya kıyasla gıdalar (yüksek yağ

içerikli öğün) EAA değerini yaklaşık %20 ve Cmax değerini yaklaşık %44 artırmış; Tmax ise 3 saat gecikmiştir (ortalama gecikme) (bkz.pozoloji ve uygulama şekli).

Dağılım

Ropinirol, 7.5 L/kg’lık ortalama dağılım hacmi ile tüm vücutta yaygın şekilde dağılmaktadır (cv = %32). Plazma proteinlerine %40 oranında bağlanır ve kan/plazma oranı 1:1’dir.

Biyotransformasyon

Ropinirol büyük oranda karaciğer tarafından metabolize edilmektedir. Başlıca metabolizma yolakları N-despropilasyon ve etkisiz N-despropil metaboliti ve hidroksi metabolitlerinin oluşması için hidroksilasyonu içermektedir. N-despropil metaboliti, karbamil glukuronid, karboksilik asit ve N-despropil hidroksi metabolitlerine dönüştürülmektedir. Ropinirolün hidroksi metaboliti hızla glukuronidasyona maruz kalmaktadır.İn vitro çalışmalar ropinirol metabolizmasında rolü olan majör sitokrom P450 izoziminin CYP1A2 olduğunu göstermektedir.

Eliminasyon

Ropinirolün hastalara oral yoldan uygulanmasının ardından klerensi 47 L/sa (cv = %45) ve eliminasyon yarı ömrü yaklaşık 6 saattir. Uygulanan dozun %10’undan daha az bir kısmı idrarda değişmemiş ilaç olarak atılmaktadır. İdrarda bulunan baskın metabolit N-despropil ropinirol dür (%40), bunu karboksilik asit metaboliti (%10) ve hidroksi metabolitinin glukuronidi (%10) takip etmektedir.

Ropinirolün sistemik maruziyetindeki artış (Cmaks ve EAA) terapötik doz aralığıyla oransal olarak bağlantılıdır. Tek ve tekrarlanan oral uygulamadan sonra ropinirolün oral klerensinde değişiklik görülmemektedir.

Hastalardaki karakteristik özellikler

Böbrek bozukluğu:

Orta şiddetli böbrek bozukluğu olan Parkinson hastalarında ropinirolün farmakokinetiğinde herhangi bir değişiklik gözlenmemiştir.

Geriyatrik popülasyon:

Ropinirolün oral klerensi yaşlı hastalarda (65 yaşın üstü) gençlere kıyasla % 30 daha azdır.
REQUIP dozu klinik yanıta göre bireysel olarak ayarlandığından, yaşlılarda doz ayarlaması gerekli değildir.

Klinik Çalışmalar

161 hasta üzerinde yürütülen 36 haftalık, çift kör, üç periyotlu, çapraz tedavi çalışmasında erken faz parkinson hastalığı olan gönüllülerde monoterapi şeklinde alınan uzatılmış salımlı ropinirol tabletler ile çabuk salımlı ropinirol tabletler etkinlik ve güvenlik yönünden karşılaştırılmıştır. Bu üstünlük çalışmasının birincil sonlanma noktası, Birleşik Parkinson Hastalığı Oran Skalası (UPDRS) motor skorunun (3 puan öncelik marjini belirlenmiştir) başlangıca göre değişimindeki tedavi farklılığıdır. Birincil sonlanma noktasında uzatılmış

salımlı ropinirolün, çabuk salımlı ropinirole göre öncelikli olduğu gösterilmiştir. Sonlanma noktasında uzatılmış salımlı ropinirol ile çabuk salımlı ropinirol arasındaki ayarlanmış ortalama fark -0.7 puandır (% 95 Cl: [-1.51, 0.10], p = 0.0842).

Bir gece içinde alternatif bir tablet formülasyonunun benzer dozuna değiştirildikten sonra advers olay profilinin kötüleştiğine dair bir belirti görülmemiştir ve hastaların % 3’ünden azında doz ayarlamasına ihtiyaç duyulmuştur (bir doz düzeyi artırma).

24 haftalık, çift kör, plasebo kontrollü, paralel gruplu çalışmada levadopa ile optimum düzeyde kontrol edilemeyen parkinson hastalarında ek tedavi olarak uzatılmış salımlı ropinirolün etkinliği ve güvenliği değerlendirilmiştir. Uzatılmış salımlı ropinirol alan grup, plasebo grubuna kıyasla birincil sonlanma noktası olan uyanık kalma süresinin “off’ başlangıca göre değişiminde klinik olarak ilişkili ve istatistiksel yönden anlamlı üstünlük sağlamıştır (ayarlanmış ortalama tedavi farkı - 1.7 saat) (% 95 Cl: [-2.34, - 1.09], p< 0.0001).

CGI global gelişim skalasına göre yanıt veren uzatılmış salımlı ropinirol alan hastaların odds oranı plasebo alan hastalara kıyasla 4 kat daha fazladır (PR % 42: IR % 14) (odds oranı 4.4 (% 95 Cl: [2.63, 7.20], p<0.001). L-dopa dozu ve “off’ zamanında başlangıca göre % 20’lik azalma olan birleşik sonlanma noktasında yanıt veren uzatılmış salımlı ropinirol alan hastaların odds oranı plasebo grubundaki hastalarda görülenden 4 kat daha fazladır (PR % 54: IR % 20) (odds oranı 4.3 (% 95 Cl: [2.73, 6.78], p<0.001). Doz ayarlamasını takiben L-dopa ikamesine ihtiyaç duyan uzatılmış salımlı ropinirol alan hastaların odds oranı plasebo grubundaki hastalara göre 5 kat daha fazladır (PR % 7: IR % 28) (ihtimal oranı 0.2 (% 95 Cl: [0.09, 0.34], p<0.001)).

Toplam uyanık kalma süresi (“on”) (1.7 saat, % 95 Cl: [1.06, 2.33], p< 0.0001) ve rahatsız edici diskinezi olmaksızın toplam uyanık kalma süresi (“on”) (1.5 saat, % 95 Cl: [0.85, 2.13], p< 0.0001) gibi ikincil etkinlik parametrelerinin plaseboya kıyasla klinik olarak anlamlı ve istatistiksel olarak belirgin derecede üstün olması birincil sonlanma noktası ile ilgili sonuçları desteklemektedir. Daha da önemlisi ne günlük kart verilerinde ne de UPDRS öğelerinde rahatsız edici diskinezi ile birlikte uyanık kalma zamanının (“on”) başlangıca göre arttığına dair belirti bulunmamaktadır.

24. haftada araştırılan ürünün ortalama dozu ropinirol PR için 18.8 mg/gün ve plasebo grubu içib 20.0 mg/gün’dür.

5.3. Klinik öncesi güvenlilik verileri

Karsinojenez, mutajenez

Fare ve sıçanlar üzerinde yapılan ve 2 yıl süren çalışmalarda 50 mg/kg’a kadar dozlar kullanılmıştır. Fareler üzerinde yapılan çalışmada karsinojenik etkilere rastlanmamıştır.
Sıçanlar üzerinde yapılan çalışmada, ilaç ile ilgili görülen tek lezyon ropinirolün hipoprolaktinemik etkisinden dolayı testislerde Leydig hücresi hiperplazisi / adenomudur. Bu

lezyonlar tür spesifik fenomen olarak görülmüştür ve ropinirolun klinik kullanımı yönünden tehlike oluşturmamaktadır.

Yapılan bir seri in vivo ve in vitro testlerde genotoksisite gözlenmemiştir.

Üreme toksikolojisi

Sıçanlar üzerinde yapılan fertilite çalışmalarında, ropinirolün prolaktin düzeyini düşürücü özelliğinden dolayı implantasyon üzerinde etkiler görülmüştür. İnsanlarda koryonik gonadotropin, kadınlardaki implamantasyon için esansiyeldir, prolaktin değildir. Erkek fertilitesi üzerinde hiçbir etkisi görülmemiştir.

Gebe sıçanlara maternal olarak toksik dozlarda uygulanan ropinirol, 60 mg/kg dozunda fötal vücut ağırlığında azalmaya, 90 mg/kg dozunda fötal ölümlerde artışa ve 150 mg/kg dozunda da parmaklarda malformasy onlara neden olmuştur. 120 mg/kg dozunda sıçanlar üzerinde teratojenik etki saptanmamıştır ve tavşanlarda gelişim üzerine etki oluştuğuna dair bir belirti yoktur. Ropinirolün kadınlarda gebelik döneminde kullanımı ile ilgili bir çalışma yapılmamıştır.

Hayvan toksikolojisi ve/veya farmakolojisi

Ropinirol 15 mg/kg (maymun), 20 mg/kg (fare) veya 50 mg/kg (sıçan) dozlarında uygulandığında laboratuar hayvanları üzerinde, ciddi veya geriye dönüşsüz bir toksisiteye neden olmamıştır. Toksikoloji profili, ilacın esas olarak farmakolojik aktivitesi (davranış değişiklikleri, hipoprolaktinemi, kan basıncında ve kalp atım hızında azalma, ptozis ve salya artışı) ile belirlenmiştir.