IMURAN 50 mg 1 flakon {Glaxo} Yan Etkileri
GlaxoSmithKline Firması
Güncelleme : 3 Temmuz 2018
Imuran yan etkileri, Imuran etkileri, Imuran zararları, Imuran belirtileri, Imuran uyarılar, Imuran önlemler, Imuran kilo aldırırmı, Imuran zayıflatırmı, Imuran zehirlenmesi, Imuran cinsellik, Imuran sorunlar, Imuran uykusuzluk, Imuran bağımlılık, Imuran bırakma bilgilerini içerir.
Hipersensitivite reaksiyonları: Zaman zaman idiyosinkratik hipersensitivite niteliğinde görülen çeşitli farklı klinik sendromlar Imuran uygulanmasını takiben tanımlanmıştır. Bu sendromlar, genel halsizlik, baş dönmesi, bulantı, kusma, diyare, ateş, titreme, ekzantem, kızartı, vaskülit, adale ağrıları, artralji, hipotansiyon, renal disfonksiyon, hepatik disfonksiyon ve kolestazis (Bkz. Gastrointestinal yan etkiler). Pek çok vakada, araştırmalar Imuran ile bir bağlantı olduğunu kanıtlamıştır. Azatioprin tedavisine derhal son verilmesi ve dolaşım destekleyici önlemlerin alınması vakaların büyük bir kısmında iyileşme sağlamıştır. Çok nadir olarak bildirilen ölüm vakaları mevcut başka önemli bir patolojilere bağlanmıştır. Imurana karşı bir hipersensitivite reaksiyonunun izlenmesinde, devam eden Imuran uygulamasının gerekliliği kişilere göre dikkatle değerlendirilmelidir.
Hematopoez: Imuran kullanımı doza bağlı, genellikle geri dönüşümlü olan kemik iliği depresyonuyla bağlantılı olabilir, bu da çok sık olarak lökopeni; bazen anemi ve trombositopeni, nadiren agranülositoz, pansitopeni, ve aplastik anemi ile ortaya çıkabilir. Bu değişiklikler, TPMT eksikliğinde böbrek ya da karaciğer yetmezliği olup da myelotoksisiteye yatkın hastalarda veya birlikte allopürinol tedavisi kullanırken IMURAN dozunu azaltmayan hastalarda ortaya çıkar. Ortalama korpüsküler hacimdeki ve kırmızı hücre olan hemoglobin içeriğindeki geri dönüşümlü doza bağlı artışlar Imuran tedavisi ile ilişkili olarak meydana gelmiştir. Megaloblastik kemik iliği değişiklikleri gözlenmiştir, fakat ciddi megaloblastik anemi ve eritroid hipoplazisi seyrektir.
Enfeksiyona duyarlılık: Imuran'ın tek başına veya diğer immunosupresanlarla özellikle de kortikosteroidlerle beraber uygulandığı hastalar viral, fungal ve bakteriyel enfeksiyonlara karşı bir duyarlılık artışı göstermişlerdir.
Gastrointestinal reaksiyonlar: Hastaların az bir kısmında, ilk kez Imuran aldıklarında mide bulantısı görülür. Mide bulantısı, tabletlerin yemeklerden sonra verilmesi halinde ortadan kalkmaktadır. Immünosupresif tedavi uygulanan transplant alıcılarında kolit, divertikülit ve barsak perforasyonu dahil ciddi komplikasyonlar tanımlanmıştır. Ancak etyoloji tamamen tespit edilmemiştir ve yüksek doz kortikosteroidler de uygulanabilir. Imuran ile tedavi edilmiş enflamatuar barsak hastalığı olan kişilerde, ilacın tekrar verilmesi ile nükseden şiddetli diyare görülmüştür. Bu gibi hastaları tedavi ederken, semptomlardaki alevlenmenin ilaca bağlı olabileceği ihtimali her zaman göz önünde tutulmalıdır. Imuran ile tedavi olan hastaların küçük bir yüzdesinde, özellikle böbrek transplant hastalarında ve enflamatuar barsak hastalığı teşhis edilmiş kişilerde pankreatit bildirilmiştir. Her ne kadar yeniden uygulama bazı durumlarda Imuran ile pankreatit arasında bir ilişkinin varlığını doğrulamış ise de, pankreatit vakalarını genellikle bir ilaca bağlamak güçtür. Imuran tedavisine bağlı olan kolestaz ve karaciğer fonksiyonunun bozulması bazen bildirilmiştir ve genellikle tedavinin kesilmesi ile geri dönüşümlüdür. Bu durum hipersensitivite reaksiyonları ile ilişkili olabilir (Bkz. Hipersensitivite reaksiyonları). Nadir, fakat hayati tehlikesi olan hepatik hasar, özellikle transplant hastaları olmak üzere azatioprinin uzun dönem uygulamasına bağlı olarak bildirilmiştir. Hastalardaki histolojik bulgular sinuzoidal dilatasyon, peliozis hepatis, vena okluzif hastalığı, nodüler rejeneratif hiperplazi ile uyumludur. Bazı durumlarda azatioprinin kesilmesi karaciğer histolojisinde ve semptomlarında geçici veya kalıcı düzelmelerle sonuçlanmıştır.
Pulmoner reaksiyonlar: Geri dönüşümlü pnömonit çok nadir olarak bildirilmiştir.
Alopesi: Saç kaybı, azatioprin ve diğer immünosupresif ilaçları alan hastalardaki birkaç durumda görülmüştür. Pekçok örnekte tedavinin devam etmesine karşın durum kendiliğin