SINOPRYL 10 mg 30 tablet Uyarılar
Zentiva Firması
Güncelleme : 3 Temmuz 2018
Sinopryl uyarılar, Sinopryl zararları, Sinopryl önlemler, Sinopryl riskler, Sinopryl yan etkisi, Sinopryl alerji, Sinopryl alkol, Sinopryl hamileler, Sinopryl emzirme, Sinopryl araç kullanımı, Sinopryl fazla alınırsa bilgilerini içerir.
Uyarılar
Semptomatik hipotansiyon
Semptomatik hipotansiyon, komplikasyonsuz hipertansif hastalarda seyrek görülür. Lisinopril kullanan hipertansif hastalarda, diüretik tedavisi, beslenmedeki tuz kısıtlaması,diyaliz, diyare ya da kusmadan kaynaklanan hacim deplesyonu ya da şiddetli renine bağımlıhipertansiyon varsa, hipotansiyonun oluşması daha olasıdır (Bkz. Bölüm 4.5 ve 4.8). Renalyetmezlik olsun/olmasın kalp yetmezliği olan hastalarda, semptomatik hipotansiyongözlenmiştir; bu durum daha çok yüksek dozlarda loop diüretik kullanımı, hiponatremi yada fonksiyonel renal yetmezliğin eşlik ettiği şiddetli kalp yetmezliği olan hastalarda ortayaçıkmıştır. Semptomatik hipotansiyon riski artmış olan hastalar tedaviye başlanırken ve dozayarlanırken yakından izlenmelidir. Benzer uygulamalar, kan basıncında aşırı düşüşünmiyokard infarktüsüne ya da serebrovasküler olaya yol açabileceği, iskemik kalp hastalığıya da serebrovasküler hastalığı olan kişiler için de geçerlidir.
Hipotansiyon geliştiğinde, hasta sırt üstü yatar konuma getirilmeli ve gerekirse, intravenöz serum fizyolojik infüzyonu uygulanmalıdır. Geçici bir hipotansif yanıt daha sonraki dozlariçin bir kontrendikasyon olmayıp, hacim genişlemesi ardından kan basıncının yükselmesisonrasında kolaylıkla verilebilir.
Kan basıncı normal ya da düşük olan bazı kalp yetmezliği hastalarında, lisinopril ile sistemik kan basıncında ek düşüşler görülebilir. Bu, beklenen bir etki olup, genellikletedaviye son vermek için bir neden değildir. Hipotansiyonun semptomatik hale gelmesidurumunda, lisinopril dozunun azaltılması ya da kesilmesi gerekebilir.
İkili renin-anjiyotensin-aldosteron sistemi (RAAS) blokajı
Duyarlı kişilerde özellikle bu sistemi etkileyebilecek kombinasyon kullanımlarında hipotansiyon, senkop, inme, hiperkalemi ve renal fonksiyonlarda değişiklikler (akut renalyetmezlik dahil) rapor edilmiştir. RAAS’ın doğal blokajına yol açtığından ARB ya da ADEinhibitörlerinin aliskiren ile beraber kullanımı önerilmemektedir. önerilmez. AliskireninARB ya da ADE inhibitörleriyle beraber kullanımı diabetes mellitus veya böbrekyetmezliği (GFR <60 ml/dak./1.73 m2) olan hastalarda kontrendikedir (Bkz. Bölüm 4.3.).
Akut miyokard infarktüsünde hipotansiyon
Vazodilatör tedavisinden sonra hemodinamik durumunda ciddi kötüleşme riski olan akut miyokard infarktüsü hastalarında lisinopril tedavisine başlanmamalıdır. Bunlar sistolik kanbasıncı 100 mg Hg ya da altında olan hastalar ya da kardiyojenik şok yaşayan hastalardır.İnfarktüsü takiben ilk 3 gün süresince, sistolik kan basıncı 120 mm Hg ya da daha düşükolduğu takdirde, doz azaltılmalıdır. Sistolik kan basıncı 100 mg Hg ya da daha düşükolduğu takdirde, idame dozları 5 mg’a ya da geçici olarak 2.5 mg’a indirilmelidir.Hipotansiyon sürdüğü takdirde (sistolik kan basıncı 1 saatten fazla 90 mm Hg’ninaltındadır), lisinopril kesilmelidir.
Aort ve mitral kapak stenozu / hipertrofik kardiyomiyopati
Diğer ADE inhibitörlerinde olduğu gibi, lisinopril aort stenozu ya da hipertrofik kardiyomiyopati gibi sol ventrikül çıkışında tıkanıklık olan ve mitral kapak stenozu olanhastalarda dikkatle kullanılmalıdır.
Renal fonksiyon bozukluğu
Renal yetmezlikte (kreatinin klerensi < 80 ml/dak.), başlangıç lisinopril dozu hastanın kreatinin klerensine göre (Bkz. Bölüm 4.2, Tablo 1) ve daha sonra, hastanın tedaviyeverdiği yanıtın bir fonksiyonu olarak ayarlanmalıdır. Rutin potasyum ve kreatinin izlemi buhastalar için normal tıbbi uygulamanın bir parçasıdır.
Kalp yetmezliği olan hastalarda, ADE inhibitörleri ile tedaviye başlanmasını takiben gelişen hipotansiyon renal fonksiyonda ilave bir bozulmaya neden olabilir. Bu durumda, genelliklegeri dönüşlü akut renal yetmezlik bildirilmiştir.
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ile tedavi görmüş, bilateral renal arter stenozu ya da tek böbreğe giden arterde stenozu olan bazı hastalarda, kan üre ve serum kreatinindüzeylerinde, tedavinin kesilmesiyle birlikte düzelen artışlar görülmüştür. Bu özellikle renalyetmezliği olan hastalarda olasıdır. Eğer renovasküler hipertansiyon da mevcutsa, şiddetlihipotansiyon ve renal yetmezlik riskinde artış söz konusudur. Bu hastalarda, tedavi düşükdoz, dikkatli doz titrasyonu ile yakın tıbbi gözlem ile başlatılmalıdır. Diüretik tedavisiyukarıda sayılanlara katkıda bulunan bir faktör olduğundan, diürerik tedavisi kesilmeli velisinopril tedavisinin ilk haftalarında renal fonksiyon izlenmelidir.
Görünürde önceden var olan renal vasküler hastalığı olmayan bazı hipertansif hastalarda, özellikle lisinopril bir diüretik ile birlikte verildiğinde, kan üre ve serum kreatinindüzeyinde, genellikle küçük ve geçici artışlar gözlenmiştir. Bu durum, önceden renalbozukluğu olan hastalarda daha olasıdır. Diüretiğin ve/veya lisinoprilin dozunun azaltılmasıveya ilacın kesilmesi gerekebilir.
Akut miyokard infarktüsünde lisinopril tedavisi, geçen serum kreatinin konsantrasyonunun 177 mikromol/l üzerinde olması ya da 24 saatlik idrarda proteinin 500 mg üzerinde olmasıile tanımlanan renal disfonksiyon kanıtı olan hastalarda başlatılmamalıdır. Renaldisfonksiyon (serum kreatinin konsantrasyonunun 265 mikromol/l değerini ya da tedaviöncesi değerin iki katını aşması) lisinopril tedavisi sırasında gelişirse hekim lisinopriltedavisini kesmeyi düşünmelidir.
Aşırı duyarlılık/Anjiyoödem
Lisinopril dahil olmak üzere, anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri ile tedavi gören hastalarda nadiren yüz, ekstremiteler, dudaklar, dil, glotis ve/veya larinksde anjiyoödembildirilmiştir. Bu, tedavi sırasında herhangi bir zamanda meydana gelebilir. Bu tipdurumlarda, lisinopril derhal kesilmeli ve hastalar gönderilmeden önce semptomlarıntamamen ortadan kalkmasını sağlamak için uygun tedavi ve izlem uygulanmalıdır. Solunumsıkıntısı olmaksızın sadece dilde şişkinlik durumunda bile, antihistaminik ve kortikosteroidtedavisi yeterli olmayabileceğinden, hastaların uzun süre izlenmesi gerekebilir.
Çok nadiren, laringeal ödem ya da dil ödemi ile ilişkili anjiyoödeme bağlı ölümler bildirilmiştir. Dil, glotis ya da larinkste etkilenme gözlenen hastaların, özellikle de havayolları cerrahisi öyküsü olan hastaların hava yollarında tıkanma yaşamaları olasıdır. Bu tipdurumlarda, derhal acil durum tedavisi uygulanmalıdır. Bu tedavi adrenalin uygulamasınıve/veya hava yolunun açık tutulmasını kapsayabilir. Semptomlar tamamen ve kalıcı olarakortadan kalkana kadar hastaya yakın tıbbi gözetim uygulanmalıdır.
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri diğer ırklara göre siyah ırktaki hastalarda daha yüksek bir anjiyoödem oranına yol açmaktadır.
ADE inhibitörü tedavisi ile bağlantılı olmayan anjiyoödem öyküsü olan hastalarda ADE inhibitörü kullanırken anjiyoödem riski artabilir (Bkz. Bölüm 4.3.).
Hemodiyaliz hastalarında görülen anafilaktoid reaksiyonlar
Yüksek geçirgenlikli membranlarla (örneğin, AN 69) diyalize giren ve eş zamanlı olarak bir ADE inhibitörü ile tedavi gören hastalarda anafilaktoid reaksiyonlar bildirilmiştir. Buhastalarda, farklı türde bir diyaliz membranı ya da farklı bir antihipertansif ilaç sınıfıkullanması düşünülmelidir.
Düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) aferezi sırasında gözlenen anafilaktoid reaksiyonlar
Nadiren, dekstran sülfat ile düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL) aferezi sırasında ADE inhibitörü kullanan hastalarda yaşamı tehdit eden anafilaktoid reaksiyonlar gelişmiştir. Bureaksiyonlar, her bir aferezden önce ADE inhibitörü tedavisinin geçici olarak kesilmesi ileönlenmiştir.
Desensitizasyon
Desensitizasyon tedavisi sırasında (örneğin, himenoptera venom) ADE inhibitörü kullanan hastalarda uzun süreli anafilaktoid reaksiyonlar gözlenir. Aynı hastalarda, ADE inhibitörlerigeçici olarak kesildiğinde bu reaksiyonlar önlenmiş fakat tıbbi ürünün yanlışlıkla yenidenuygulanmasıyla tekrar ortaya çıkmıştır.
Karaciğer yetmezliği
Çok nadiren, ADE inhibitörleri kolestatik sarılık ile başlayan ve fulminan nekroz ve (bazen) ölüme ilerleyen bir sendrom ile ilişkilendirilmiştir. Bu sendromun mekanizmasıbilinmemektedir. Sarılık ya da hepatik enzimlerde belirgin yükselme saptanan hastalardalisinopril kesilmeli ve bu hastalar uygun tıbbi takibe alınmalıdır.
Nötropeni/Agranülositoz
ADE inhibitörü kullanan hastalarda nötropeni/agranülositoz, trombositopeni ve anemi bildirilmiştir. Normal renal fonksiyonuna sahip ve komplikasyon oluşturucu diğerfaktörlerin olmadığı hastalarda, nötropeni nadiren oluşur. ACE inhibitörünün kesilmesindensonra nötropeni ve agranülositoz geri dönüşümlüdür. Lisinopril kollajen vasküler hastalığıolan kişilerde, immünosupresan tedavi, allopurinol ya da prokainamid tedavisi görenkişilerde ya da bu komplikasyon oluşturucu faktörlerin bir kombinasyonuna sahip kişilerde,özellikle önceden böbrek fonksiyonu bozukluğu varsa, çok dikkatli kullanılmalıdır. Buhastaların bazılarında, bazı durumlarda yoğun antibiyotik tedavisine yanıt vermeyen ciddienfeksiyonlar gelişmiştir. Lisinopril bu tip hastalarda kullanılıyorsa, periyodik olarakakyuvar sayımı önerilir ve hastalara da herhangi bir enfeksiyon belirtisini bildirmeleriyönünde talimat verilmelidir.
Irk
Anjiyotensin dönüştürücü enzim inhibitörleri, siyah ırktan olmayanlara kıyasla siyah ırka mensup kişilerde daha yüksek bir anjiyoödem oranına neden olmaktadır.
Diğer ADE inhibitörlerinde olduğu gibi, muhtemelen siyah ırka mensup hipertansif popülasyonda düşük renin düzeyi prevalansının yüksek olması nedeniyle, lisinopril siyaholmayanlara kıyasla siyah ırka mensup hastalarda kan basıncını düşürmede daha az etkiliolabilir.
Öksürük
ADE inhibitörlerinin kullanımı ile öksürük bildirilmiştir. Karakteristik olarak, öksürük balgamsız ve inatçı olup, tedavinin kesilmesinden sonra düzelir. ADE inhibitörü ileindüklenen öksürük, öksürüğün ayırt edici teşhisinin bir parçası olarak değerlendirilmelidir.
Cerrahi/Anestezi
Majör cerrahiye giren hastalarda ya da hipotansiyona neden olan ilaçlarla anestezi sırasında, lisinopril, kompansatuvar renin salgılanmasına sekonder olarak anjiyotensin II oluşumunubloke edebilir. Bu mekanizmaya bağlı olarak geliştiği düşünülen hipotansiyon gelişimihacim genişletilmesi ile düzeltilebilir.
Hiperkalemi
Lisinopril dahil, ADE inhibitörleri ile tedavi edilen bazı hastalarda serum potasyum düzeyinde yükselme gözlenmiştir. Hiperkalemi gelişme riski olan hastalar böbrekyetmezliği ve diyabeti olan hastaları, eş zamanlı potasyum tutucu diüretikler, potasyumtakviyeleri ya da potasyum içeren tuz ikamelerini kullanan ya da serum potasyum değerindeartış ile ilişkili (örneğin, heparin) diğer ilaçları kullanan hastaları kapsamaktadır.Yukarıdaki ilaçların eş zamanlı kullanımı uygun bulunursa, düzenli olarak serum potasyumdüzeyinin izlemi önerilir (Bkz. Bölüm 4.5).
Diyabetik hastalar
Oral antidiyabetik ilaçlar ya da insülin ile tedavi edilen diyabetik hastalarda, glisemik kontrol ADE inhibitörü ile tedavinin ilk ayında yakından izlenmelidir (Bkz. Bölüm 4.5).
Lityum
Lityum ve lisinopril kombinasyonu genellikle önerilmez (Bkz. Bölüm 4.5).
Gebelik: ADE inhibitörlerine gebelik sırasında başlanmamalıdır. ADE inhibitörü tedavisine devam edilmesi gerekli görülmedikçe, gebe kalmayı planlayan hastalar, gebelikte kullanımiçin kanıtlanmış bir güvenlilik profiline sahip alternatif antihipertansif tedavisinegeçirilmelidir.
Gebelik teşhisi konulduğunda, ADE inhibitörü ile tedavi derhal kesilmeli ve uygunsa, alternatif bir tedaviye başlanmalıdır (Bkz. Bölüm 4.3 ve 4.6).
Laktasyon döneminde lisinopril kullanımı önerilmemektedir.
Bu tıbbi ürün mannitol içerir. Hafif derecede laksatif etkisi olabilir.
Araç ve makine kullanımı üzerindeki etkiler
Araç ya da makine kullanırken, bazen baş dönmesi ya da yorgunluğun oluşabileceği dikkate alınmalıdır.