REMSIMA 100 mg I.V. infüzyon çözeltisi hazırlamak için liyofilize toz içeren 1 flakon Zararları
Celltrion Healthcare Firması
Güncelleme : 3 Temmuz 2018
Rensima zararları, Rensima önlemler, Rensima riskler, Rensima uyarılar, Rensima yan etkisi, Rensima istenmeyen etkiler, Rensima cinsel, Rensima etkileri, Rensima tedavi dozu, Rensima aç mı tok mu, Rensima hamilelik, Rensima emzirme, Rensima alkol, Rensima kullanımı bilgilerini içerir.
İstenmeyen etkiler
Klinik araştırmalarda en yaygın rapor edilen istenmeyen ilaç reaksiyonu, kontrol hastalarındaki %16.5’e kıyasla infliksimab ile tedavi edilen hastaların %25.3’ünde görülen üstsolunum yolu enfeksiyonu olmuştur. İnfliksimab için rapor edilen TNF-blokörlerikullanımıyla ilişkili en ciddi istenmeyen etkiler hepatit B virüsü reaktivasyonu, kronik kalpyetmezliği, ciddi enfeksiyonlar (sepsis, fırsatçı enfeksiyonlar ve tüberküloz dahil), serumhastalığı (gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonları), hematolojik reaksiyonlar, sistemik lupuseritematozus/lupus benzeri sendrom, demiyelinizan bozukluklar, hepatobiliyer olaylar,lenfoma, Hepatosplenik T-hücreli lenfoma, intestinal veya perianal apse (Crohn hastalığında)ve ciddi infüzyon reaksiyonlarını içermiştir (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları veönlemleri).
Tablo 1’de klinik çalışmalarda ayrıca pazarlama sonrası deneyimlerde bildirilen ve bazıları ölümle sonuçlanmış olan advers reaksiyonlar listelenmektedir. Sistem organ sınıfları altındaadvers ilaç reaksiyonları, frekans başlıklarına göre şöyle gösterilmektedir: çok yaygın (>1/10);yaygın (1/100 ile 1/10 arasında); yaygın olmayan (1/1,000 ile 1/100 arasında), seyrek(1/10,000 ile 1/1,000 arasında); çok seyrek (<1/10,000); bilinmiyor (eldeki verilerdenhareketle tahmin edilemiyor). Her sıklık grubunda yer alan istenmeyen etkiler; ciddiyetderecesi en fazla olandan en az olana doğru sıralanmıştır.
TABLO 1
Klinik Çalışmalarda ve Pazarlama Sonrası Deneyimlerde İstenmeyen Etkiler Enfeksiyonlar
İyi huylu, kötü huylu ve tanımlanmamış neoplazmalar
Seyrek: | Lenfoma, non-Hodgkin lenfoma, Hodgkin hastalığı, lösemi, melanoma |
Bilinmeyen: | Hepatosplenik T hücreli lenfoma (esasen Crohn hastalığı ve ülseratif koliti olan adolesanlarda ve genç yetişkinlerde), Merkelhücreli karsinom |
Kan ve lenfatik sistem hastalıkları
Yaygın: Yaygın olmayan: Seyrek: | Nötropeni, lökopeni, anemi, lenfadenopati Trombositopeni, lenfopeni, lenfositoz Agranülositoz, trombotik trombositopenik purpura, pansitopeni, hemolitik anemi, idiyopatik trombositopenik purpura |
Bağışıklık sistem hastalıkları
Yaygın: Yaygın olmayan: | Al erjik respiratuvar semptom Anafilaktik reaksiyonlar, lupus-benzeri sendrom, serum hastalığı veya serum hastalığı benzeri reaksiyon |
Bilinmeyen: | Anafilaktik şok, vaskülit, sarkoid-benzeri reaksiyon |
Psikiyatrik hastalıklar | |
Yaygın: Yaygın olmayan: Seyrek | Depresyon, uykusuzluk Amnezi, ajitasyon, konfüzyon, somnolans, sinirlilik Apati |
Sinir sistemi hastalıkları | |
Çok yaygın: Yaygın: Yaygın olmayan: Seyrek: | Baş ağrısı, V ertigo, baş dönmesi, hipoestezi, parestezi Nöbet, nöropati Transvers miyelit, merkezi sinir sistemi demiyelinizan bozuklukları (multipl skleroz benzeri hastalık ve optik nörit),periferik demiyelinizan bozukluklar (örn. Guillain-Barresendromu, kronik enflamatuvar demiyelinizan polinöropati ve |
multifokal motor nöropati) | |
Göz hastalıkları | |
Yaygın: Yaygın olmayan: Seyrek: Bilinmeyen: | Konjunktivit Keratit, periorbital ödem, arpacık Endoftalmit İnfüzyon sırasında veya infüzyonu izleyen iki saat içerisinde ortaya çıkan, geçici görme kaybı |
Kardiyak hastalıklar | |
Yaygın: Yaygın olmayan: | Taşikardi, palpitasyon Kalp yetmezliğinin yeni başlaması veya şiddetlenmesi, aritmi, senkop, bradikardi |
Seyrek: Bilinmeyen: | Siyanoz, perikardiyal efüzyon İnfüzyon sırasında veya infüzyonu izleyen iki saat içerisinde gelişen miyokard iskemisi/miyokard infarktüsü |
Vasküler hastalıklar | |
Yaygın: | Hi potansiyon, hipertansiyon, ekimoz, sıcak basması, yüzde kızarma |
Yaygın olmayan: Seyrek: | Peri ferik iskemi, tromboflebit, hematom Dolaşım yetmezliği, peteşi, vazospazm |
Solunum, göğüs bozuklukları ve mediastinal hastalıklar
Çok yaygın: Yaygın: | Üst solunum yolu enfeksiyonu, sinüzit Alt solunum yolu enfeksiyonu (örn. bronşit, pnömoni), dispne, nazal hemoraji |
Yaygın olmayan: Seyrek: | P u l moner ödem, bronkospazm, plörezi, plöral efüzyon İnterstisyel akciğer hastalığı (hızla ilerleyen hastalık, akciğerfibrosisi ve pnömonit dahil) |
Gastrointestinal hastalıklar
Çok yaygın: Yaygın: | Karın ağrısı, bulantı Ga strointestinal kanama, diyare, dispepsi, gastroözofajial reflü, kabızlık |
Yaygın olmayan: | B ağırsak delinmesi, bağırsak stenozu, divertikülit, pankreatit, keilit (dudak enflamasyonu) |
Hepato-bilier hastalıkları | |
Yaygın: Yaygın olmayan: Seyrek: Bilinmeyen: | Anormal hepatik fonksiyon, transaminaz yükselmesi Hepatit, hepatosellüler hasar, kolesistitOtoimmün hepatit, sarılıkKaraciğer yetmezliği |
Deri ve deri altı doku bozuklukları
Yaygın: | Püstüler psöriyazis (esasen avuç içi ve ayak tabanları) dahil yeni başlayan veya kötüleşen psöriyazis, ürtiker, kaşıntı, döküntü,hiperhidroz, deri kuruluğu, fungal dermatit, egzema, alopesi |
Yaygın olmayan: | Bül l öz erüpsiyon, onikomikosis, sebore, rozase, deri papillomu, hiperkeratoz, anormal deri pigmentasyonu |
Seyrek: Bilinmiyor: | Toksik epidermal nekroliz, Stevens-Johnson Sendromu, eritem multiforme, füronküloz Dermatomiyozit semptomlarının kötüleşmesi |
Kas iskelet bozuklukları, bağ doku ve kemik hastalıkları | |
Yaygın: | Artralji, miyalji, sırt ağrısı |
Böbrek ve idrar hastalıkları | |
Yaygın: | İdrar yolu enfeksiyonu |
Yaygın olmayan: | Pi yelonefrit |
Üreme sistemi ve meme bozuklukları | |
Yaygın olmayan: | Vaj i nit |
Genel bozukluklar ve uygulama bölgesine ilişkin hastalıklar | |
Çok yaygın: | İnfüzyona bağlı reaksiyon, ağrı |
Yaygın: | Göğüs ağrısı, bitkinlik, ateş, enjeksiyon yerinde reaksiyon, |
titreme, ödem | |
Yaygın olmayan: | İyi l eşme bozukluğu |
Seyrek: | Granülomatöz lezyon |
Laboratuvar bulguları | |
Yaygın olmayan: | Otoantikor pozitifliği |
Seyrek: | Anormal kompleman faktörü |
İnfüzyona bağlı etkiler:
Klinik çalışmalarda infüzyona bağlı etkiler; infüzyon sırasında veya infüzyondan sonraki lsaat içinde meydana gelen herhangi bir istenmeyen etki olarak tanımlanmıştır.
Faz 3 klinik çalışmalarda, plasebo verilen hastalarda %5 olmak üzere; infliksimab verilen tüm hastaların %18’inde infüzyona bağlı reaksiyon meydana gelmiştir. Genel olarak, eşzamanlıimmünomodülatörlerle birlikte infliksimab alan hastalara kıyasla, infliksimab monoterapisiuygulanan hastalarda daha yüksek oranda hasta infüzyonla ilgili bir reaksiyon yaşamıştır.Hastaların yaklaşık %3’ünde infüzyona bağlı reaksiyonlar nedeniyle tedaviye devamedilmemiş ve bütün hastalar, tıbbi tedavi ile ya da tedavisiz, iyileşmişlerdir. 6. haftaya kadarsüren indüksiyon döneminde infüzyon reaksiyonu yaşayan, infliksimab ile tedavi edilenhastaların %27’si, 7. hafta ile 54. hafta arasındaki idame döneminde bir infüzyon reaksiyonuyaşamıştır. İndüksiyon döneminde infüzyon reaksiyonu yaşamayan hastaların %9’u idamedöneminde bir infüzyon reaksiyonu yaşamıştır.
Romatoid artritli hastalarda yürütülen bir çalışmada (ASPIRE), ilk 3 infüzyon için infüzyonlar 2 saat boyunca uygulanmıştır. Ciddi infüzyon reaksiyonları yaşamayan hastalarda sonrakiinfüzyonların süresi en az 40 dakikaya düşürülmüştür. En az bir kez kısaltılmış infüzyonuygulanan infliksimab grubunda, ciddi infüzyon reaksiyonları hastaların %0.4’ünde,infüzyona bağlı reaksiyonlar ise hastaların %15’inde oluşmuştur.
Crohn hastalığı olan hastalarda yürütülen bir çalışmada (SONIC), infliksimab monoterapisi alan hastaların %17’sinde, AZA ile kombinasyon halinde infliksimab alan hastaların %5’indeve AZA monoterapisi alan hastaların %6’sında infüzyonla ilgili reaksiyonlar ortaya çıkmıştır.
İnfliksimab monoterapisi uygulanan bir hastada bir ciddi infüzyon reaksiyonu (<%1) ortaya çıkmıştır.
Pazarlama sonrası deneyimlerde, infliksimab uygulanması ile ilişkili olarak; laringeal/ faringeal ödem ve ciddi bronkospazm gibi anafilaktik benzeri reaksiyonlar ve nöbet vakalarıbildirilmiştir. Çok seyrek olarak; infliksimab infüzyonu sırasında veya infüzyonu izleyen ikisaat içerisinde gelişen geçici görme kaybı ve miyokard iskemisi/infarktüsü bildirilmiştir (bkz.Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
İnfliksimab yeniden uygulamasından sonra infüzyon reaksiyonları:
Hastalık alevlenmesinin ardından infliksimab indüksiyon rejimi (0., 2., 6. ve 14. haftalarda maksimum dört infüzyon) ile yeniden tedaviye karşı uzun süreli idame tedavisinin etkililiğinive güvenliliğini değerlendirmek için, orta ila şiddetli psöriyazisli hastalarla bir klinik çalışmatasarlanmıştır. Hastalara eşzamanlı immünosüpresan tedavi uygulanmamıştır. İdametedavisinde <%1’e karşı, yeniden tedavi kolundaki hastaların %4’ü ciddi bir infüzyonreaksiyonu yaşamıştır. Ciddi infüzyon reaksiyonlarının çoğu 2. haftadaki ikinci infüzyonsırasında ortaya çıkmıştır. Son idame dozu ile ilk yeniden indüksiyon dozu arasındaki aralık,35-231 gün arasında değişmiştir. Semptomlar dispne, ürtiker, yüzde ödem ve hipotansiyonuiçerir, ancak bunlarla sınırlı değildir. Tüm vakalarda infliksimab tedavisi kesilmiş ve/veyabaşka tedaviler uygulanmıştır; sonuçta belirti ve semptomlar tamamen düzelmiştir.
Gecikmiş aşırı duyarlılık:
Reaksiyonlar nadirdir ve ilaçsız geçen 1 yıldan kısa aralardan sonra oluşmuştur. Psöriyazis çalışmalarında, tedavinin erken döneminde gecikmiş aşırı duyarlılık reaksiyonları görülmüştürve ateş ve/veya döküntü ile birlikte miyalji ve/veya artralji, bazı hastalarda gözlenen kaşıntı,yüzde, elde ve dilde ödem, disfaji, ürtiker, boğaz ağrısı ve başağrısı gözlenmiştir.
İmmünojenite:
İnfliksimaba karşı antikor geliştiren hastalarda, antikor-negatif olan hastalara göre infüzyona bağlı reaksiyonların gelişme olasılığı daha fazlaydı (yaklaşık 2-3 kat). Birlikteimmünosupresan ilaçların kullanımı ile infüzyona bağlı reaksiyon sıklığı azalmıştır.
1-20 mg/kg aralığında değişen tek ve çoklu infliksimab dozları kullanılan klinik çalışmalarda, infliksimaba karşı antikorlar, herhangi bir immünosupresan tedavi alan hastaların %14’ünde,immünosupresan tedavi almayan hastaların %24’ünde tespit edilmiştir. Metotreksat ileberaber tavsiye edilen tekrarlanan tedavi dozu uygulamalarını alan romatoid artrithastalarının %8’i infliksimaba karşı antikor geliştirmiştir. Metotreksat ile beraber veyametotreksat olmadan 5 mg/kg infliksimab alan psöriyatik artrit hastalarının genel olarak%15’inde antikorlar ortaya çıkmıştır (başlangıçta metotreksat alan hastaların %4’ünde vemetotreksat almayan hastaların %26’sında). İdame tedavisi alan Crohn hastalarında,immünosupresan alan hastaların genel olarak %3.3’ünde ve immünosupresan almayanhastaların %13.3’ünde infliksimaba karşı antikorlar ortaya çıkmıştır. Epizodik olarak tedaviedilen hastalar için antikor insidansı 2-3 kat daha yüksek olmuştur. Metodolojik kısıtlamalarsebebiyle negatif bir test, infliksimaba karşı antikorların varlığını dışlamamıştır. Yüksekmiktarda infliksimab antikoru geliştiren bazı hastalarda etkinlikte azalmayı gösteren kanıtlargörülmüştür. Beraber kullanılan immünomodülatörlerin yokluğunda idame tedavi olarakinfliksimabla tedavi edilen psöriyasis hastalarının yaklaşık %28’i infliksimaba karşı antikorgeliştirmiştir (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri - “İnfüzyon reaksiyonlarıve hipersensitivite”).
Enfeksiyonlar:
İnfliksimab alan hastalarda, tüberküloz, sepsis ve pnömoni dahil olmak üzere bakteriyel enfeksiyonlar, invazif fungal enfeksiyonlar, protozoal enfeksiyonlar ve diğer fırsatçıenfeksiyonlar gözlenmiştir. Bu enfeksiyonlardan bazıları fataldır. İnfliksimab tedavisi alanhastalarda görülen fırsatçı enfeksiyonlar; pnömositoz, histoplazmozis, sitomegalovirusenfeksiyonu, atipik mikobakteriyel enfeksiyonlar, listeriositoz ve aspergillozu içermeklebirlikte bunlarla sınırlı değildir (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Klinik çalışmalarda plaseboyla tedavi edilen hastaların %25’ine kıyasla, infliksimab verilen hastaların %36’sı enfeksiyonlar nedeniyle tedavi almıştır.
Romatoid artrit klinik çalışmalarında, pnömoni dahil olmak üzere ağır enfeksiyonların insidansı, özellikle 6 mg/kg ve üzeri dozlarda, infliksimab ve metotreksat alanhastalarda yalnızca metotreksat alan hastalarla kıyaslandığında daha yüksek bulunmuştur(bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Pazarlama sonrası bildirilen spontan raporlarda en sık bildirilen ciddi advers etki enfeksiyon gelişmesidir. Bu vakalardan bazıları ölümle sonuçlanmıştır. Bildirilen ölümlerinyaklaşık %50’si enfeksiyona bağlıdır. Bazıları fatal olmak üzere, miliyer tüberküloz veekstrapulmoner lokasyonlu tüberküloz dahil, tüberküloz vakaları bildirilmiştir (bkz. Bölüm4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Maligniteler ve lenfoproliferatif bozukluklar:
İnfliksimab ile tedavi edilen hastalardaki klinik çalışmalarda yeni ya da tekrarlayan hasta malignite vakaları bildirilmiştir. İnfliksimab ile tedavi edilen hastalarda lenfoma insidansı,genel popülasyona göre beklenenden daha yüksektir. Genel popülasyonda lenfoma ile ilişkiliolmayan malignite vakalarının gözlemlenen sıklığı beklenene göre benzerdir; ancak kontrolgrubundaki hastalarda daha düşüktür. İnfliksimab ile yapılan ve 5.494 hasta yılına karşılıkgelen 5.780 hastanın tedavi edildiği klinik çalışmalarda, 5 lenfoma ve 26 non-lenfoidmaligniteler tespit edilirken plasebo alan 941 hasta yılına karşılık gelen 1.600 hastada 1 non-lenfoid malignite tespit edilmiş, ancak hiç lenfoma tespit edilmemiştir.
İnfliksimab ile yapılan klinik çalışmalarda, 6.234 hasta yılına karşılık gelen (3.210 hasta) ve 5 yıla kadar olan uzun süreli güvenlilik takibi esnasında, 5 vakada lenfoma ve 38 vakadanon-lenfoid maligniteler bildirilmiştir.
Lenfoma dahil malignite vakaları pazarlama sonrasında da bildirilmiştir (bkz. Bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Orta - şiddetli KOAH olan, önceden veya halen sigara kullanan hastalarda yapılan klinik çalışmada, 157 yetişkin hasta romatoid artrit ve Crohn hastalığı’nda kullanılan dozlara benzerdozlarda infliksimab ile tedavi edilmiştir. Bu hastaların 9’unda 1’i lenfoma olmak üzeremaligniteler gelişmiştir. Medyan takip süresi 0.8 yıldır (insidans %5.7 [%95 GA %2.65-%10.6]. 77 kontrol hastası içerisinde 1 malignite bildirilmiştir (medyan takip süresi 0.8 yıl;insidans %1.3 [%95 GA %0.03-%7.0]. Malignitelerin çoğunluğu akciğerde veya baş veboyunda gelişmiştir.
Buna ek olarak, Crohn hastalığı ve ülseratif kolit için infliksimab ile tedavi edilen hastalarda pazarlama sonrasında hepatosplenik T hücreli lenfoma vakaları seyrek olarak bildirilmiştir.Bu vakaların çoğunluğu adolesan veya genç erişkin erkeklerdir (bkz. Bölüm 4.4 Özel
kullanım uyarıları ve önlemleri). TNF blokör tedavisinin malignite gelişimindeki rolü bilinmemektedir.
Konjestif KalpYetmezliği (KKY):
İnfliksimabın KKY incelenmesini konu alan bir Faz II çalışmasında, infliksimab kullanan hastalarda, özellikle 10 mg/kg gibi (örneğin maksimum dozun iki katı) yüksek dozdakullananlarda, kalp yetmezliğinin ilerlemesine bağlı daha yüksek mortalite insidansıgözlenmiştir. 38. haftada plasebo verilen 49 hastadan 1’ine karşılık, infliksimab verilen 101hastadan 9’u (2’si 5 mg/kg kullanan ve 7’si 10 mg/kg kullanan) ölmüştür.
Altta yatan tanımlanabilir faktörler olsun veya olmasın, infliksimab alan hastalarda kalp yetmezliğinin kötüleştiğine dair pazarlama sonrası raporları mevcuttur. Öncedenkardiyovasküler hastalığı olduğu bilinmeyen hastalardaki kalp yetmezliği dahil olmak üzereyeni başlayan kalp yetmezliğine dair seyrek pazarlama sonrası bildirimler bulunmaktadır.Bu hastaların bir kısmı 50 yaşın altındadır.
Hepatobiliyer Olaylar:
Klinik çalışmalarda infliksimab alan hastalarda ağır karaciğer hasarı progresyonu olmaksızın ALT ve AST düzeylerinde hafif veya şiddetli yükselmeler gözlenmiştir.
TABLO 2: Klinik çalışmalarda artmış ALT aktivitesi olan hastaların oranı
Endikasyon | Hasta sayısı3 | Medyan takip (hafta)4 | >3 x NÜS | >5 x NÜS | ||||
plasebo | infliksimab | plasebo | infliksimab | plasebo | infliksimab | plasebo | infliksimab | |
Romatoid artrit1 | 375 | 1,087 | 58.1 | 58.3 | %3.2 | %3.9 | %0.8 | %0.9 |
Crohn hastalığı2 | 324 | 1,034 | 53.7 | 54.0 | %2.2 | %4.9 | %0.0 | %1.5 |
Pediyatrik Crohn hastalığı | Mevcut değil | 139 | Mevcut değil | 53.0 | Mevcut değil | %4.4 | Mevcut değil | %1.5 |
Ülseratif kolit | 242 | 482 | 30.1 | 30.8 | %1.2 | %2.5 | %0.4 | %0.6 |
Pediyatrik ülseratif kolit | Mevcut değil | 60 | Mevcut değil | 49.4 | Mevcut değil | %6.7 | Mevcut değil | %1.7 |
Ankilozan spondilit | 76 | 275 | 24.1 | 101.9 | %0.0 | %9.5 | %0.0 | %3.6 |
Psöriyatik artrit | 98 | 191 | 18.1 | 39.1 | %0.0 | %6.8 | %0.0 | %2.1 |
Plak psöriyasis | 281 | 1,175 | 16.1 | 50.1 | %0.4 | %7.7 | %0.0 | %3.4 |
1. İnfliksimab hastaları infliksimab ve metotreksatın her ikisini de alırken plasebo hastaları metotreksat almıştır.
2. Crohn hastalığındaki 2 faz III çalışmasındaki (ACCENT I ve ACCENT II) plasebo hastaları, çalışmabaşlangıcında ilk doz olarak 5 mg/kg infliksimab, idame fazında plasebo almışlardır. ALT analizindeplasebo idame grubuna randomize olan ve sonrasında infliksimaba geçiş yapan hastalar infliksimab grubunadahil edilmiştir. Crohn hastalığında faz IIIb çalışmasında (SONIC), plasebo hastaları, plasebo infliksimabinfüzyonlarına ek aktif kontrol olarak 2,5 mg/kg/gün AZA almışlardır.
3. ALT için değerlendirilen hastaların sayısı
4. Tedavi edilen hastalara dayanılarak medyan takipNÜS: Normalin Üst Sınırı
Hem monoterapi hem de diğer immunosupresan ajanlarla kombine olarak infliksimab verilen hastalarda aminotransferaz düzeylerinde yükselme (AST’ye göre ALT daha sık)kontrollere göre daha yüksek oranda görülmüştür. Aminotransferaz anormalliklerinin çoğugeçicidir ama yine de az sayıda hastada uzun süreli yükselmeler görülmüştür. Genel olarak,ALT ve AST düzeylerinde yükselme görülen hastalar asemptomatiktir ve anormallikler,infliksimab tedavisine devam edilse de, tedaviye ara verilse de veya birlikte uygulanan tedavideğiştirilse de azalmış veya düzelmiştir.
Antinükleer antikorlar (ANA)/Anti-çift-sarmallı DNA (dsDNA) antikorları:
Klinik çalışmalarda, infliksimab alan hastaların başlangıçta ANA negatif olanlarının yaklaşık %50’sinde, plasebo-uygulanan hastaların ise yaklaşık %20’sinde pozitif ANAgelişmiştir. Placebo alan hastaların %0 oranına karşı infliksimab alan hastalarda anti-dsDNAantikorları, %17 oranında sonradan saptanmıştır. Son değerlendirmede, infliksimab iletedavi edilen hastaların %57’si anti-dsDNA pozitif kalmışlardır. Nadir olarak lupus ve lupusbenzeri sendromlar bildirilmiştir.
Özel popülasyonlara ilişkin ek bilgiler:
Pediyatrik popülasyon
Jüvenil Romatoid Artrit hastaları (JRA):
İnfliksimab, metotreksat kullanımına rağmen aktif JRA’i olan yaş aralığı: 4-17 yaş 120 hasta üzerindeki bir araştırmada incelenmiştir. Hastalara metotreksat ile kombinasyonhalinde, 3 dozluk indüksiyon rejiminde (sırasıyla 0, 2, ve 6. ya da 14, 16 ve 20. haftalar)ve bunu izleyerek her 8 haftada bir uygulanan idame tedavisinde 3 ya da 6 mg/kginfliksimab verilmiştir.
İnfüzyon reaksiyonları:
JRA hastalarında infüzyon reaksiyonları, 3 mg/kg ve 6 mg/kg kullanan hastaların sırasıyla %35 ve %17.5’inde görülmüştür. Ciddi infüzyon reaksiyonu görülen hasta sayısı 3mg/kg ile6 mg/kg grubunda sırasıyla 4 hasta (ikisi ciddi olmak üzere 3 hastada olası bir anaflaktikreaksiyon dahil) ve 2 hasta (biri olası anaflaktik reaksiyon) olarak bildirilmiştir (bkz.bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
İmmünojenite:
İnfliksimaba karşı antikorlar, 3 mg/kg ve 6 mg/kg verilen hastaların sırasıyla %38 ve %12’sinde gelişmiş, antikor titreleri ise 3 mg/kg grubunda diğer gruba kıyasla dikkat çekecek ölçüde dahayüksek olmuştur.
Enfeksiyonlar:
Enfeksiyon görülen hasta oranı uygulama dozu ve süresine göre ise şöyle bildirilmiştir; 3 mg/kg (52 hafta süreyle) %68, 6 mg/kg (38 hafta süreyle) %65 ve plasebo (14 haftasüreyle) %47 (bkz. bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları ve önlemleri).
Crohn hastalığı olan pediyatrik hastalar:
REACH çalışmasında pediyatrik Crohn hastalığı olan deneklerde, erişkin Crohn hastalığı olan deneklerdekinden daha sık olmak üzere, aşağıdaki advers etkiler bildirilmiştir (bkzbölüm 5.1. Farmakodinamik özellikler): anemi (%10.7), dışkıda kan (%9.7), lökopeni(%8.7), deride kızarıklık (%8.7), viral enfeksiyon (%7.8), nötropeni (%6.8), kemikkırılması (%6.8), bakteri enfeksiyonu (%5.8) ve solunum yollarında alerjik reaksiyon (%5.8).
İnfüzyonla ilişkili reaksiyonlar:
REACH çalışmasında randomize edilen hastaların %17.5’inde en az 1 tane infüzyon reaksiyonu gözlenmiş ancak ciddi reaksiyon bildirilmemiştir. İki denekte ise ciddi olmayananafilaktik reaksiyon gelişmiştir.
İmmünojenite:
3 pediyatrik (%2,9) hastada, infliksimaba karşı gelişen antikorlar saptanmıştır.
Enfeksiyonlar:
REACH çalışması sırasında, infliksimab koluna randomize olan hastaların %56.3’ünde enfeksiyonlar bildirilmiştir. İnfüzyon aralığı 8 hafta veya 12 hafta olan kollarkarşılaştırıldığında, 8 haftada bir uygulanan hastalarda:
- enfeksiyonlar daha sık bildirilmiştir (%38’e karşılık %73.6);
- ciddi enfeksiyon bildirilen hasta sayısı 3’dür, (12 haftada bir idame tedavisiuygulanan grupta ise 4’tür).
En sık bildirilen enfeksiyonlar üst solunum yolu enfeksiyonu ve farenjit, en sık bildirilen ciddi enfeksiyon apsedir. 1’i ciddi 3 pnömoni ve her ikisi de ciddi olmayan 2 herpes zostervakası bildirilmiştir.
Ülseratif koliti olan pediyatrik hastalar:
Pediyatrik (C0168T72) ve erişkin ülseratif kolit (ACT 1 ve ACT 2) çalışmalarında istenmeyen ve ciddi istenmeyen olaylar görülen hastaların toplam oranları birbiriyleuyumludur. C0168T72 çalışmasında en sık görülen advers etkiler üst solunum yoluenfeksiyonu, farenjit, karın ağrısı, ateş ve başağrısıdır. En yaygın istenmeyen olay pediyatrikçalışmada, ülseratif kolitin kötüleşmesi (insidansı 12 haftada bir uygulama kolunda 8 haftadabir koluna kıyasla daha yüksek), yetişkin ülseratif kolit çalışmalarında ise baş ağrısıdır.
İnfüzyonla ilişkili reaksiyonlar:
Tedavi edilen hastaların toplam %13.3’ünde en az bir infüzyonla ilişkili infüzyon reaksiyonu bildirilmiştir; 8 veya 12 haftada bir idame tedavisi alan grupta bu oran sırasıyla%18.2 ve %13 idi. Ciddi infüzyon reaksiyonları bildirilmemiştir. Tüm infüzyon reaksiyonlarıhafif veya orta şiddette olmuştur.
İmmünojenite:
İnfliksimaba karşı antikorlar 54. haftanın sonuna kadar %7.7 hastada saptanmıştır. Enfeksiyonlar:
Enfeksiyonlar C0168T72 çalışmasında hastaların %51.7’sinde bildirilmiştir, bu oran pediyatrik Crohn hastalığı çalışmasındakiyle benzer (REACH), ancak yetişkin ülseratif kolitçalışmalarındakinden (ACT 1 ve ACT 2) daha yüksektir. Hastaların %36.7’si oral veyaparenteral antimikrobiyal tedaviye ihtiyaç duymuştur. Pediyatrik Crohn çalışmasının(REACH) aksine, pediyatrik ülseratif kolit (C0168T72) çalışmasında infüzyon aralığı (8-12hafta) ile enfeksiyon gelişme oranı arasında bir ilişki gözlenmemiştir. Aynı çalışmada ciddienfeksiyonlar 8 ve 12 haftada bir idame tedavisi alan grupta sırasıyla %59 ve %60.9 olarakbildirilmiştir. En sık bildirilen solunum sistemi enfeksiyonları üst solunum yolu enfeksiyonu(%12) ve farenjit (%8) olmuştur. Ciddi enfeksiyonlar tedavi edilen tüm hastaların%12’sinde bildirilmiştir.
Bu çalışmada 12 - 17 yaş grubunda yer alan hasta sayısı 6-11 yaş grubuna göre %25 daha fazladır. Her bir alt grupta yer alan hastaların sayısı herhangi bir kesin yargıya ulaşmakiçin çok az olmakla birlikte, küçük yaş grubunda ciddi istenmeyen olaylar yaşayan veistenmeyen olaylar nedeniyle çalışmadan ayrılan hastaların oranları daha büyük yaş grubunakıyasla daha yüksektir. Enfeksiyonları olan hastaların oranı da küçük yaş grubunda dahayüksektir ancak ciddi enfeksiyonların oranları iki yaş grubunda benzerdir. Advers olaylar veinfüzyon reaksiyonlarının toplam oranları iki yaş grubunda benzerdir.
Pazarlama sonrası deneyim:
Hepatosplenik T-hücreli lenfomalar, geçici karaciğer enzim anormallikleri, lupus-benzeri sendromlar ve pozitif otoantikorlar pazarlama sonrası dönemde pediyatrik popülasyondabildirilmiş olan ciddi advers olaylardandır (bkz. bölüm 4.4 Özel kullanım uyarıları veönlemleri ve bölüm 4.8 İstenmeyen etkiler).
Geriyatrik popülasyon
Yaşlı hastalar (>65 yaş)
Romatoid artrit klinik çalışmalarında, 65 yaş altındaki hastalara (%4.6) kıyasla, infliksimab artı metotreksat ile tedavi edilen 65 yaş ve üzeri hastalarda ciddi enfeksiyon insidansı dahayüksektir (% 11.3). Tek başına metotreksat ile tedavi edilen hastalarda, ciddi enfeksiyoninsidansı 65 yaş altı hastalarda %2.7’ye kıyasla, 65 yaş ve üzeri hastalarda %5.2’dir.
Şüpheli advers reaksiyonların raporlanması
Ruhsatlandırma sonrası şüpheli ilaç advers reaksiyonlarının raporlanması büyük önem taşımaktadır. Raporlama yapılması, ilacın yarar / risk dengesinin sürekli olarak izlenmesineolanak sağlar. Sağlık mesleği mensuplarının herhangi bir şüpheli advers reaksiyonu TürkiyeFarmakovijilans Merkezi (TÜFAM)’ne bildirmeleri gerekmektedir. (www.titck.gov.tr; e-posta: tufam@titck.gov.tr; tel: 0 800 314 00 08; faks: 0 312 218 35 99)